Türkiye’de yaşanan olayları hayretler içerisinde izliyorum. Sizlerden, ama o bana bunu yaptı, bu bunu provoke etti, onlar patatesçi, bunlar ayrancı, demek yerine ne yaparsak kardeşler gibi yaşarız bunu söylemenizi istiyorum.
Bizler düşünmesini bilmeyen insanlar değiliz, aksine çok düşünmekten hasta olmuş bir nesiliz, televizyonda oynanan molotof kokteylli şovun, düzmece olduğunu daha görüntü gelmeden anlayabilecek kapasitedeyiz.
Biz ‘enginlere sığmam taşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım’ diyerek büyümüş insanlarız. Belki evinde bakkaldan kola getirmeyen kardeşine terlik atınca sana kola getirdi ama şimdi büyüdük, o günler bitti.
Taksim’de, gerçekten Taksim’de bulunan insanlar, size zamanında otobüste yerini vermiş, size teyzecim, ablacım, kardeşim, amcacım demiş insanlardır, Taksim’deki insanlar bizzat benim tanıdığım, beraber büyüdüğüm, ayırımcılığı, ırkçılığı, düşmanlığı bilmeyen insanlardır. Onları sevmiyor, onlara karşı şiddet besliyor olmanız gözünüze çekilmiş bir perdedir.
Siz biz diye bir şey yoktur, kardeşlik vardır. Para ve kuvvet aşkından doğan sarhoşluk vardır.
Orada şortu, t-shirt’i ile gelmiş adamlar, kızlar, kadınlar, çocuklar için ‘etiket’ yapıştırmayın. Emir kulu olmayın, ille savaşacaksak mesela Team Fortress 2’de kapışalım, CS atalım, PES oynayalım, yıl olmuş 2013, bizim bayrağımızı sanki biz başkalarıymışız gibi bize karşı sallamayın.
Ben dünyanın 4 bir yanından gelmiş, bambaşka şeylere inanan, bambaşka hayatları olan insanları buluştuğu bir noktada yaşıyorum. Ve hep beraber yaşamak çok güzel. Bunun tadına varın.
Nefret, şiddet ve yasakların biçimlendirdiği zihninizde, Mutluluk sizi korkutmasın. Hayat esasında çok basit dostlar, kimse sizi aldatmasın.
Bak ne diyorlar, ‘Benim gibi düşünmeni istemiyorum, sadece düşünmeni istiyorum’
Lütfen tepkilerinizde, oradaki insanların, insan olduğunu, hiç bir partiye, ideoloji ve ya çıkara ait olmadıklarını, sadece ifade özgürlüğü ve demokrasi istediklerini ve parkta pizza yerken birden bire kafasına sıkılan su ile başlayan olaylar zincirine girdiklerini unutmayın, kendinizi herkesin yerine koyun, bir kaç insanın yaptığı taşkınlığı, tüme yaymayın.
Biraz okuyun araştırın, nefretin sonu yoktur, bugün direnişçiler size dokunur, yarın o insanlar oradan kaldırılır da baş başa kalırsanız yine içinizde bölünürsünüz, nefret ve bölücülük böyle gider. Herkes, herkes kendine benzesin ister ve buna dayatır, oysa kimse kimseye benzemez.
Hayatı, doğayı, psikolojiyi ve gerçek çıkarları, kelime oyunlarını, gözünüze çekilen perdeleri, size oynanan sahneleri iyi görün, demokrasi ve özgürlüğün olmadığı yerde sıra yarın size gelecektir.
Olan bitenler şaka değildir, yorumlarınızda sizinle aynı fikirde olmayanlara saygılı olun. Büyük olun, engin olun.
Umarım yarın her şey daha güzel olur.
Özetle: Kötü olmayın.
Bu yazı Facebook’ta yayınlandıktan bir gün sonra ‘nefret söylemi’ olduğu gerekçesi ile silinmişti